7
Oca
2011
0

Tommy Hilfiger den Çizme Problemi

Geçen gün bütün işletmelere, dükkan müdürlerine ibret olacak bir olay ile karşılaştım. Başlıktan da belli olacağı gibi yer Tommy Hilfiger mağzası. Dükkan Bağdat caddesindeki büyük dükkan.

Konu şuydu: Siyah Tommy Hilfiger çizmelerin üzerinde, amblemlerden birisinin boyası çıkmış. Çizmeler alınalı daha 2,5 ay oldu.

Bizde dükkana gittik. Botlar arkadaşımın ayağında idi. Yani geri vermeye çalışmak, veya alın botunuzu başınıza çalın gibi bir olay mümkün değil. Ayağında botları ile mağazaya girdi.

Arkadaşım şu veciz soruyu sordu(ayağındaki çizmeyi göstererek): Bu metalin üzerindeki boya gitti. Buna ne yapabiliriz?

Tommy Hilfiger?den cevabını aldı: Bu kullanıcı hatası biz bir şey yapamayız.

(Halbuki biz demedik ki siz hatalısınız. Demedik ki alın yapın. Ne yapabiliriz sorusunun cevabı bu mu?)

Ardından 2 Tommy Hilfiger çalışanı daha gelip, güç birliği yaparak, bunun kullanıcı hatası olduğu, bir yerlere sürtülmüş olabileceği hikayeleri filan falan anlattılar. Bir birlerini tabii tabii öyle olmuştur diyerek onayladılar ve kendilerince sorun çözüldü.

Hikayenin sonunda; ne yapabiliriz diye soran bir müşteri var, bunun karşısında sen suçlusun, bu kullanıcı hatası biz bir şey yapamayız diyen 3 satıcı var.

Şu basit cümleyi bile kuramadılar: ?Anlıyoruz, ama biz o amblem için bir şey yapamayız?. Bu ideal durum değil belki ama bunu yapmak yerine, sizin suçunuz dediler. Kaldı ki bu amblem Tommy Hilfiger?in reklamı, onun imajı? Tabii bu konular durum böyleyken fazla derin kaçardı.

Sonuç olarak biz ne kadar suçlu olduğumuzu Tommy Hilfiger den öğrendik. Ama çizme için birşey yapamadık.

Biz oraya suçlu aramaya gitmedik ve aramadıkta. Ne yapabiliriz diye sorduk. Parası neyse vermeye hazırdık. Malınızı istemiyoruz da demedik. Daha ne yapabilirdik yüce Tommy Hilfiger için bilemiyorum. Ama ayıp işlemişiz, sağ olsun Tommy Hilfiger çalışanları bize ayıplarımızı öğretti.


Bu büyük işletmeler yok mu?

Gelelim ibretlik duruma. Bir mağazaya, sizin ürününüzü sahiplenerek, giyerek veya kullanarak gelen bir müşteri sizden biridir. Markanıza zaten bağlı biridir. Sizden markanızın hizmetlerinden daha iyi yararlanmaya, bir yanlışı düzeltmeye veya anlamadığı bir şeyi danışmaya gelmiş olabilir. Bu tip bir müşteriye cephe almak, ona zorluk çıkarmak, onu manevi yönden yaralar. Tommy Hilfiger’in yarattığı duyguda buydu aslında.

Müşterilere içtenlikle yaklaşmak ve dinlemek aslında sorunun çözümüdür. Onun sıkıntısını çözemeseniz bile, içtenliğiniz ve dürüstlüğünüz sonucu bunu yapmak isteyip, yapamadığınızı anlayan müşteri bu durumu kabullenir. İlginç olan, bu kabullenme ile markaya daha çok sahip çıkar. Çünkü kendinizi içten ve dürüst bir marka olarak tanıtma fırsatını kullanmışsınızdır ve geçer not almışınızdır. Büyük işletmeler de konuşulan, Lovemark?lar, customer loyalty konuları, nöromarketing?in zırt dediği deliğe hoş geldiniz.

Şimdi buna benzer sebeplerden her ay Tommy Hilfiger?in 1 müşteriyi yaraladığını hayal edin. Sadece ayda 1 tane bile o kadar büyük bir etki yapar ki. Mesela bu siteyi bu hafta en az 1000 kişi ziyaret edecek. Okurların %10?u konuya ilgi gösterse, sadece bu hafta 100 kişi Tommy Hilfiger?i konuşacak. Tüketiciye kötü davranma döneminin bittiğine inanıyorum. Artık daha akıllı, daha talepkar, hakkını yedirtmeyen üst sınıf bir tüketici grubu var. Müşteriye kötü davranabileceğine inan varsa kolay gelsin ona?

İşletmeler dev gibi olsalar da küçük düşünmek zorundadır. Umarım Tommy Hilfiger bu tip insani ilişkiler üzerine çalışıyordur ve daha iyiye gidecektir. Çünkü her bir müşteri küçücük dünyasında o markaya sahip çıkar. Şimdi markanız ya o küçük dünyaya girer yada giremez bütün mesele bu.

Tommy Hilfiger sevdiğim bir marka idi, ancak karşılaştığımız son muamele beni şaşırttı. Asgari ücretin yarası fiyatında bir çizme aldığınızda en azından dinlenmeyi hak ettiğinizi düşünebilirsiniz, biz Tommy’de bunu bulamadık. Umarım Tommy Hilfiger bu tip sorunların çözümünde daha iyi olacaktır.

2
Oca
2011
0

Çabuk Dondurmalı Pasta

Yemek yapmak için bile zamanımızın ve gücümüzün olmadığı zamanlar oluyor. Tatlı yapmak ise çoğu zaman ekstra bir iş. Çabuk dondurmalı pasta bu sebepten işinize yarayabilir. Çabuk dondurmalı pasta için aslında malzemeleri dışarıdan hazır alacağız. Bunları ortalığı fazla karıştırmadan, hızla birleştirerek kendimize dondurmalı pasta yapacağız.

Çabuk dondurmalı pasta için;

Çikolatalı ve vanilyalı dondurma.

Pastaban kakaolu        1 paket

Su                                1 bardak

Şeker                           2 Çorba kaşığı toz

Paket sos kakaolu.

Bir bardak su ile şekeri kaynatın. Kaynayınca soğumaya bırakın.

Dondurmayı çıkarın ve dışarıda bir süre bekletin. Bu arada dondurma sürülebilir kıvama gelmeli.

Yaptığın şekerli şurup ile, pasta keklerinin içe bakacak olan yüzeylerini ıslatın.

Çikolatalı dondurmayı ıslak yüze sürün. Bıçakla sürebilirsiniz. Ya da sıkma poşeti ile, krema sıkar gibi sıkabilirsiniz.

Sonra Vanilyalı dondurmayı onun üstüne sürün.

Üstüne 2. dilim kekinizi yerleştirin. Buzluğa kaldırın.

Hazır paket sosunuzu paketteki tarife göre hazırlayın. 3dk soğumaya bırakın ve buzluktan pastanızı alıp üzerine dökün. 15 dakika daha dinlendiğinde dondurmalı pasta hazır.

Bütün bu çalışma süresi, tezgahı toplamak dahil 15-20 dakika. Elbette en ideal dondurmalı pasta bu değil. Ancak Çabuk Dondurmalı Pasta demeye uygun olduğunu düşünüyorum. Zaman kısıtlı iken, dışarıdan hazır kremalı bir pastadan da daha masum bir tatlı çabuk dondurmalı pasta.

29
Ara
2010
0

Gelato Nedir?

Son zamanlarda ülkemizde de popülerlik kazanmaya başlayan farklı bir dondurma çeşidi var. İtalyan kökenli olan gelato?ya klasik anlamda dondurma demek pek de doğru olmuyor. Özellikle İtalyanlar ingilizcede (İce-cream) olarak çevrilen, dondurma kelimesini kendi dondurmalarında asla kullanmıyorlar ve kesinlikle ayırıp ona gelato diyorlar.

Aslında ayırmakta ve özellikle dondurma(ice-cream) yerine gelato kullanmakta pek haksızda değiller. Çünkü baktığınız zaman bakkalda satılan paketli ürünlerde dondurma, katkısız daha zengin malzemeler ile hazırlanan ithal dondurmalarda dondurma, ülkemizde bizim tekniklerimiz ile yapılan dondurmalarında adı dondurma diye geçiyor.

Gelato?

Gelato süt, krema, şeker, yumurta, meyveler, vb? taze ve doğal malzemelerin karışımıdır. Diğer dondurmalardan ayrılan en büyük özelliği taze dondurma olmasıdır. Gelato birkaç gün raf ömrü olan bir üründür. Taze yapılır ve taze iken tüketilir. Dondurmanın tazesi olur mu demeyin, bol taze malzeme dolu, koruyucu içermeyen gelato, -12 ila -16 dereceler arasında tezgahda bekler, bu şekilde muhafaza edildiğinden gelato?nun raf ömrü kısadır.

Gelato bizim bildiğimiz paketli dondurmalardan çok daha az hava içerir. Bugün süpermarketten aldığınız bir kutu dondurmanın neredeyse yarısı havadır. 1lt alırsınız ancak 600gr dan azdır. Gelato genelde %25-%30 hava içerir. Bunun anlamı her kaşık da daha yoğun malzeme içermesidir.

Yani her ağzınıza attığınız kaşıkta yoğun bir lezzet alırsınız. Taze malzemeler ile hazırlanan gelato?nun rengi de canlı olur, tazeliğin kokusunu alırsınız ve doğal malzemenin dokusunu ağzınızda hissedersiniz. (Bir defasında İtalya da yediğim bir şeftalili gelato, taze şeftali gibi kokuyordu. Bunun nasıl olduğunu sorduğumda, tezgahtar mevsiminde meyvelerin bu kokuyu gelato olduktan sonrada koruduğunu söylemişti.) Yağlılık ve şeker oranları da Amerikan standartlarına göre olan dondurmadan farklılık içerir. Gelato da yağ da şeker de daha azdır.

Gelato da üç temel baz vardır. Bunlar farklı çeşnilerle çeşitlendirilir. Bu bazlar beyaz baz, sarı baz ve çikolatalı baz dır. Gelato tariflerinde beyaz baz süt ve şekerdir. Sarı baz beyaz baza yumurta sarısı eklenmiş halidir. Çikolatalı baz ise beyaz baza kakao eklenmesinden elde edilir. Bu bazlar gelatonun başlangıcını oluşturur. Ardından hangi çeşniler ile lezzetlendireceğiniz konusu gelir.

Gelato yapımında zaman alan ve önemli olan bir konuda bazı dinlendirmektir. Evde yaptığınız cheesecake gibi 1 gün dolapta bekledikten sonra bazlarında lezzeti artar. Bazlar zaman zaman 48 saat kadar da bekletilebilir ve daha sonra Gelato haline getirilir.

İyi bir gelato dinlendirilmiş bir baz ile, taze malzemelerin karışımının, günlük sunulmasıyla mümkündür. Ben bu yazıyı yazmadan önce kendime bir baz hazırlamıştım, ve şimdi onu yapmaya gidiyorum? Hala gelato ile tanışmadıysanız ilk gördüğünüz gelato dükkanında durup bir top denemeniz dileği ile. Afiyet olsun?

29
Ara
2010
0

Dondurma Dükkanı Nasıl Açılır?

 

Dondurma ? Ekipman ? Külah & Kap ? Dekorasyon

4 adımda dondurmacı açmak için yapmanız gerekenler.

Dondurma

Eğer kendi dondurmacınızı açacaksanız, dondurmayı da kendiniz üretirseniz iyi olur.

Peki ama nasıl dondurma üretebilirim? Beğendiğiniz bir ustayı işe alabilir yada kendiniz öğrenip, yapmaya başlayabilirsiniz. Elbette dükkanı açınca, yinede bir usta gerecektir.

Dondurma işini nasıl bir teçhizatla yaparım? Önce dondurma makinesi alacaksınız. Alırken dikkat etmeniz gereken 2 şey var. Birincisi üretim kapasitesi, yani saatte kaç kilo dondurma yaptığı? Diğeri kullanım kolaylığı, yani kolay kullanılabilir, programlanabilir ve temizlenebilir olması. Son zamanlarda, bildiğimiz dikey duran dondurma makineleri yerine, yatay makineler kullanılır oldu. Yatay dondurma makineleri hem daha verimli çalışıyorlar hem de daha kullanışlılar.

Dondurma makinesinin yanında birde ocağınız olmalı, yada pastörizatör de kullanabilirsiniz. Son olarak, pişirdiğiniz dondurma karışımlarınız için, buzdolabınız olmalı. Dondurma karışımlarınızı pişirip, dinlendirip, dondurma makinesine atabilirsiniz. Çıkan dondurmalar için son olarak, -18 , -24 derecelik derin dondurucu(deepfreez) gerekli.

Dondurmacı İçin Gereken Minimum Ekipman

Teşhir Dolabı

Teşhir dolabı sizin vitrininizdir. Ürününüzün değer bulacağı yerdir. Dolap konusunda seçici olmalısınız. Genelde en pahalı malzeme teşhir dolaplarıdır, ancak iyi bir dondurma teşhir dolabı ödenen her kuruşu, sonuna kadar hak eder. Teşhir dolabından kısmayı düşünürseniz bu işe girmeyin derim.

Teşhir dolabının vitrin olmanın yanında ikinci bir özelliği vardır. Ürünlerinizi açılıp kapanan dolapta sağlıklı bir şekilde korumak. Hem vitrin hem de kaliteli ürünün, koruyucusudur teşhir dolabı.

Saklama Dolabı

Dondurmalarınızı stoklayacağınız hatta akşam dükkanı kaparken teşhirden çekip kaldıracağınız bir tane daha dolap gereklidir. Havalı bir şey olmasına gerek yok, -18 derecede durabilen(deepfreez), ihtiyacınızı karşılayacaktır.

Dondurmanızı sergileyecek bir dolap ve saklayacak bir dolabınız olduğuna göre, iş satarken kullanacağınız ekipmanlara geldi.

Not: Bir dondurmacıda en kötü duruma yetecek kadar, jeneratör bulunması gerekir.

Dondurmanın Sunumu Külah ve Kap…

Dondurmayı 2 şekilde satabilirsiniz. Biri külahta, bir diğeri kapta. Bu kap, ister karton, ister cam kup yada waffle vb… olabilir. Külah, olarak da hazır külahlar ve kornetler piyasada bulunmaktadır. Ancak kendi kornetinizi yapmak isterseniz de göründüğü kadar zor değildir. Külah yapmak için bir pişirici birde sarma aparatına ihtiyacınız olacaktır. Tabii bunun için, en az bir adam ve m2 ayıracağınızı unutmamalısınız.

Dondurmacı Dekorasyonu

Eski dondurmacılar genelde pastane görünümlü oluyorlardı. Son yıllarda sadece dondurma satmaya odaklanan daha çok dükkan açılmaya başladı. Son zamanlarda açılan dondurmacıların genelde beyaz, pembe, turuncu, yeşil veya krem gibi renkleri tercih ettikleri görülüyor.

Beyaz sütü temsil ettiğinden iyi kullanıldığı takdirde uygun bir renktir. Ancak beyaz kullanmak biraz zordur. Beyaz kullanıyorsanız kontrast renkleri de ara ara kullanmak zorundasınızdır. Bembeyaz bir dükkan hayal ettiğiniz kadar iyi durmayabilir. Pembe, turuncu ve yeşil, kullanabileceğiniz diğer canlı renklerdir. Mekanda aşırı yeşil veya pembe herkesi boğar, renginize aşık olmayın, onu rahatlatıcı ve insanların hoşuna gidecek şekilde kullanın. Krem rengi, son zamanların favorisi oldu. Cafe&Restoran tarzı yerlerde, coffee shop?lar da özellikle çok kullanılan bir renk tonu krem ve kahve rengi. Kahve ile özleşen krem ve tonları, dinlendirici bir özelliğe de sahiptir. Ancak aşırı krem rengi sizi dondurmacılıktan biraz uzaklaştırabilir.

Renklerin kodlarını ve oluşturmak istediğiniz konsepti düşünerek uygun bir kombinasyon yapabilirsiniz. Beyaz-yeşil, krem-pembe veya tek renk, bu birazda hayal gücünüz ile sınırlı.

Renklerin dışında canlı görseller, fotoğraflar her zaman mekana hareket katacaktır. Kaliteli görseller hem dışarıdan bakanlara, hem de içeriye giren müşterilere sizi anlatan unsurlardır. Görsel araçları kullanın ve daha iyileri için her zaman yatırım yapın.

Dondurmacınızı dekore ederken, ağır bir hava olmamalıdır. Ancak şekerci gibi rengarenk olmakta ters tepebilir. Bütün görüntünüz, sütü veya meyveyi işlediğinizi ifade eden bir yapıda olması faydalı olacaktır. Organik malzemeleri de dekorasyonunuzda kullanırsanız bunu daha iyi ifade edebilirsiniz.

Yapabilirsiniz

Dondurmacılık çok eski bir iş gibi görünse de, fazla dondurma markası piyasada bulunmamakta. Özellikle İtalyan dondurması vb? farklı dondurmalar yapan işletmeler kolayca bu boşlukta çoğalabiliyor. Farklı olabileceğinize inandığınız nokta da, teknik işler gördüğünüz gibi oldukça az. Yapmayı ve yemeyi seviyorsanız, neden bir dondurma dükkanınız olmasın ki?

25
Ara
2010
0

Dondurma Yapmak & Sorbe Nedir?

Dondurma Yapmanın Sırrı?

Dondurma yapmaya başlamadan önce dondurmanın ne olduğuna bakalım. Dondurma süt bazlı veya su bazlı bir karışımın soğutularak karıştırılması ile elde edilen bir tatlıdır. Basitçe meyveli bir dondurma şeker ve meyve suyundan ibarettir. Meyve suyunu alıp buzluğa koyarsanız dondurma yerine buz elde edersiniz, buz ile dondurmayı ayıran sihirli element şekerdir.

Sorbe Nedir? Kökü Nereden Gelir?

Yazın en serinletici, damaklarda buz gibi bir serinlik bırakan dondurmalar genelde saf meyveli olanlardır. Son zamanlarda İtalyan dondurmacılarında Sorbe(Sorbetto) olarak karşımıza çıkıyorlar. Aslında günümüze en yakın meyveli dondurma yapımı tarihte Hz.Muhammed dönemine dayanmakta. Meyve sularını dışı buz ve tuz karışımı ile dolu bir kaba koyarak yaparlarmış. Sorbetto kelimesinin kökeni de çok iyi bildiğimiz bir kelimeden ?şerbet? den gelmektedir.

%100 Doğal Taze Meyveli Dondurma

Şimdi taptaze meyvelerden, gerçek bir meyveli dondurma yapmak için gereken malzemeleri sıralayalım. 3 adet iri şeftali, yarım su bardağı şeker, bir su bardağı su, birkaç damla limon suyu.

Bu formülü şeftaliden daha tatlı meyvelerde şekeri azaltarak daha ekşi meyvelerde de biraz artırarak uygulayabilirsiniz.

25
Ara
2010
0

İtalyan Dondurması (Gelato)

Nasıl bizim Maraş dondurmamız varsa, İtalyanlarında kendilerine has bir dondurmaları var. Bu dondurmanın da adı Gelato. Peki nedir bu Gelato? Neden dondurma deyip geçmiyorlar?

Dünyanın en büyük endüstrisi olan Amerika, dondurmanın(ice cream) nasıl olması gerektiğini ve özelliklerini tanımlamıştır. Yağ oranlarından, hava miktarına vs? belli ölçüleri olan donmuş ürünlere dondurma denmektedir. Özellikle yapılış şekli ve içeriği ile İtalyanların Gelato?su, dondurma(ice cream) olarak tanımlanan üründen farklıdır. Bu sebepten İtalyanlar kendi dondurmalarına, Gelato derler ve dondurma ismini kullanmazlar.

Gelato daha az hava içerir, daha az yağlıdır, daha az şekerlidir. Daha çok lezzet veren çeşniler içerir (kakao, vanilya, çilek, çikolata vs?). Gelato aynı zamanda taze dondurmadır. Ülkemizde bu konu biraz farklı algılansa da, gelato taze taze yapılıp, yenir.

Dondurmanın tazesi de olur mu? Donmuş ürün nasıl taze olur diye, düşünebilirsiniz. Ancak gerçek Gelato, günlerce rafta isteseniz de durmaz. İçinde yoğun malzeme ve az hava olduğundan, tezgaha çıkan Gelato bir zaman sonra deforme olamaya başlar. İtalyanlar genelde Gelato?yu günlük yapıp tüketirler.

Gelato aynı zamanda artizan, gurme dondurma olarak da karşınıza çıkabilir. Bunun sebebi, taze olup katkı içermemesi, içinde yoğun malzeme barındırması, küçük miktarlarda özenle üretilen bir çeşit dondurma olmasıdır.

25
Ara
2010
0

Sağlıklı Dondurma

Nedir sağlıklı dondurma? Doğal olan dondurma olarak nitelendirebiliriz. Hiç birimiz gıda mühendisi değiliz, olamayız da. Peki o zaman bir dondurma sağlıklı mı değil mi nasıl bilebiliriz?

Diğer bir çok yiyecek içinde geçerli bir kural var. Etiketi okumak ve okuduğunuz şeyden emin değilseniz almamak. İçindekiler bölümüne dikkat edin. Örnek vermek gerekirse, çok kullanılan glukoz şurubu mesela? Eskiden şeker yerine neden bu yazar diye düşünürdüm. Sonra öğrendim ki, glukoz şurubu, mısırdan elde edilen bir şekermiş. Bazı GDO konusunda popüler bitkiler var, ve mısır bunların başında geliyor. Bunun gibi, etiketlerde alışık olmadığımız malzemeler ile karşılaşabiliyoruz.

Diğer yiyeceklerde olduğu gibi, dondurmada da etiketi okumak gerekli. Yerel üreticilere de elbette sorup, öğrenmenizde fayda var. Özellikle çocukların çok tükettiği bir ürün dondurma. Dondurmayı çocuklarınıza güvendiğiniz yerlerden almanız, ve onları doğal ve sağlıklı olana yönlendirmeniz önemli. Doğal malzemelerle yapılmış, gerçek dondurmanın tadına alışan bir çocuk, gelecekte de yine doğal tatlar isteyecektir. Yani sağlıklı beslenecektir.

24
Ara
2010
0

Akşam Gazetesini Almıyorum

.

Yurtsan Atakan?ın 26 Aralık 2010?da yazdığı ?Seninki kaç santim diyerek balıklar kurtarılmaz? başlıklı yazıdan dolayı Akşam gazetesini protesto ediyorum.

Yurtsan Atakan Lüfer konusunu önemsemeyebilir, soyunun tükenmediğini düşünebilir. Kendi twitter?ında inanç sömürüsü yapılıyor demiş? Ama her ne düşünürse düşünsün esas olan bunlar değil. Esas olan Yurtsan Atakan?ın, başka bir canlının yaşama hakkını hiç düşünmemesi ve twitter üzerinden insanlara hakaretler yağdırması.

Yurtsan Atakan

Yurtsan Atakan diyor ki; Lüferin tükendiğinin kanıtı yok. Balıkçılar da diyor ki; Lüfer tükeniyor. Sizce bir köşe yazarı, bütün balıkçılardan daha çok mu biliyor?

Yurtsan Atakan nasıl olurda, hiçbir araştırma yapmadan, konuyla ilgili çalışmadan, Akşam gazetesi gibi bir yayın kuruluşunda, arkadaşının sözleri üzerine, yazı yazabilir? Sadece başkalarının iddialarına karşı çıkmak ve bu şekilde popüler olmayı amaçlamak için, halkı bir canlının yavrusunu tüketmeye teşvik etmek, sadece vahşice.

Yurtsan Atakan?ın twiter?dan yazdıklarını görünce bir kez daha dehşete düştüm. Akşam gazetesinde yazan Yurtsan Atakan nasıl olurda bu şekilde kelimeler sarf edebilir diye düşündüm;

  • Yurtsan Atakan diyor ki: Lüfer neslinin tükenmediğini dair senin elinde bilimsel araştırma var mı diyen zavallıların olması ve üstelik çokça çıkması ne hazin durum..(Twitter dan aynen alınmıştır.)
  • Yurtsan Atakan diyor ki: Lüferin nesli tükeniyor diye iddia eden varsa iddiasını ispat etmek iddia sahibine düşer. Tersini sen ispat et demek dangalaklık. (Twitter dan aynen alınmıştır.)

Yurtsan Atakan toplumda hiç tanımadığı bir sürü insana, zavallı diyebiliyor, onun gibi düşünmeyenlere dangalak diyebiliyor? Bunları söyleyerek de para kazanıyor. Türkiye?de memurlar, işçiler zorlukla ekmeklerini kazanmak için ter dökerken, üniversite öğrencileri de işsizken? Hayat, bu kadar zor iken, bu ifadeler ile para kazanıyorsa birileri, buna para ödeyen Akşam gazetesine ben bir şey kazandırmak istemiyorum.

Bu üslup da olan kişiler elbette Lüfer?de, Çinekop?da yiyebilirler. Bu canlının yaşama hakkıyla ilgilenmeyebilirler. Bu hakaretleri eden kişilerin, bu tip lüksleri vardır.

Yemeyecek olan kişiler, bu üslupta olmayan, başkalarına hakaret etmeyen, çevresini daha iyi bir yer yapmak için ne imkan bulsa çalışan, sıradan insanlar olacaktır.

Yurtsan Atakan?ın bu üslubundan dolayı ve canlıların yaşama hakkını hiçe saymasından dolayı, ben Yurtsan Atakan?ın yazdığı, Akşam gazetesini protesto ediyorum ve almıyorum ve çevreme bu olaydan bahsediyorum. Yurtsan Atakan yazdıkça Akşam gazetesi almayacağımda. Umarım bu büyük yayıncı kuruluş, bu konuyu dikkate alır. Umarım yazar Yurtsan Atakan, ileride doğa içindeki canlılara daha sağ duyulu yaklaşır.

Not: Bu konun dışında Akşam gazetesi beğendim bir gazete idi. Ancak bu durum yüzünden üzülerek alamayacağım.