24
Ara
2010
0

01.01.11

2011?e keyif dolu veya stres içinde girmiş olabilirsiniz. Keyif dolu iseniz, daha da çok keyifli olmanızı dilerim. Stres içinde olanlara, zor günler geçirenlere bir şey hatırlatmak isterim. Kendi içimizde olan bir cevheri hatırlatmak isterim.

01.01.11 tarihini okuduğunuzda, bunun bir başlangıç olduğunu hissederiz. Aslında daha önceki günlerin devamıdır. Ancak bizim için daha iyiye bir başlangıçtır, umuttur. Bu yeni yılda da umudunuzu kaybetmeyin. Çalışmalarınız, çabalarınız, birikiminiz her zaman sizi diğerlerinden daha ileri götürecektir. Nasıl bir zorluk içinde olursanız olun, yeteneklerinizi kullanarak ilerleyebilmek için tek bir heyecana tek bir cevhere ihtiyacınız var. Umut.

Yeni yılda umut edin ve kendinize inanın. Umut dolu gözlerinizle başkalarınada umuda inandırın. İlk gününden, son gününe kadar, heyecanınızı ve umutlarınızı sürekli yaşatacağınız bir yıl dileği ile?

18
Ara
2010
0

Öp Beni Recep Ye Beni Recep

Bu repliği Recep İvedik izleyicileri eminim çok iyi hatırlıyorlardır. Recep İvedik, kendisine vurgun, şişman bir kızdan kaçıyordu. Bu sözler, o kızın Recep İvedik?i yakaladığı zaman, ona söylediği aşk sözcükleriydi. Ama konumuz Recep İvedik değil. Konumuz restoranlar ve büfeler. Ne alaka var şimdi, öp beni Recep ile restoranların, büfelerin…

Filmi izlemediysenizde, hayal edin. Bir kız, bir oğlanın aklını çelebilmek için ?öp beni, ye beni? diyor. İçinizden bu kadarıda fazla dersiniz. Aslında kızın pek şansı olmadığından oğlanın üzerine gidiyor diye düşünürüz. Oğlanın ilgisi olsa bu kadar üstelemenin ne anlamı var ki?

Aynı üstelemeyi günlük yaşantımızda bir çok restoran ve büfe de yapıyor. Her yere bir sürü ürünün fiyatını yazıyorlar. Camları kebap, döner, tost fiyatları ile dolu. Bas bas bağırıyorlar fiyatlarımız ucuz bize gelin diye. Bize gelin diye açıkca bağırmak, size ihtiyacım var demektir. Müşteriler her zaman güçlü işletmeler ile çalışmak ister. Müşteriye muhtaç yerlerle değil. Fiyatlarınızı bu şekilde bağırmanız çifte kavrulmuş bir etki de yaratıyor. Müşteriye muhtaç olmanın yanında birde, içeride müşteri olan kişiyi ucuzcu ve fiyat endeksli biri yapıyor. İnsanlar ucuz olanı almak isterler ancak ucuz görünmek istemezler…

İşletme sahipleri, büyük ihtimalle istemeden bu itici görüntüyü oluşturuyor. Aslında biraz da çaresizlik var. Bir an önce para kazanmak zorunda olmaları ve aslında ne yapacaklarını bilmemeleri, bu şekilde aşırı hareketler ile sonuçlanıyor.

Gıda tüketimi, elektronik eşya almaya benzemiyor. Apple’ı ucuza almak, bir fırsattır çünkü aldığınız Apple dır, değerli bir markadır. Ama Çinli taklidini ucuza almak, bir fırsat değildir, çünkü o zaten ucuz olmalıdır. Gıda da ise ancak bir segmentin sahibi iseniz, kendinizi Apple yerine koyabilirsiniz. Gıda işletmeleri müşteri portföyleri de belli işletmelerdir, fiyatlandırmanızda bu portföye uygun olmalıdır. Pazarlama çalışmalarınızda, kendinize elektronik dünyasını ve benzeri sektörleri örnek almayın.

Peki iyi cirolar yapan gıda işletmeleri bunu yapıyor mu? Bir çok zaman cevap hayır. Çoğu zaman aşırı şekilde fiyatlarını sergilemiyorlar. En aşırısı, belli bir ürünün fiyatını vurguluyor, yada kampanyasını duyuruyor. Bütün ürünlerinin fiyatını bile kampanya başlığı altında indiriyorlar.

İşletmeniz öp beni Recep, ye beni Recep dediğinde, filimdeki şişman kız gibi, müşterinin gözünde, itici görüneceksiniz. Bunun sonucunda, müşteri kaçacak ve günden güne işler düşecek. Bir düşüş yaşıyorsanız, kendinize bunu sorun.

18
Ara
2010
0

İtalya Bologna & Makarna

Makarna dediğimizde hepimizin aklına, paketli, marketlerden aldığımız makarna gelir. Ancak İtalya da makarna (pasta) dendiğinde durum çok başka. Onlar için makarna sadece paketli kuru bir malzeme değil, aynı zamanda taze tüketilen günlük bir ürün.

Ara sokaklarda aynı bizdeki kasap dükkanları gibi, makarna dükkanları var. Bu dükkanlarda satılan makarnalar ile ülkemizde yediklerimiz arasında büyük farklar var. Yeni yeni taze makarna yapıp satan restoranlar açılmaya başladı ancak onlarda İtalya?daki örneklerinden farklı. Her şeyden önce ülkemizde (taze makarnalar dahil), bizdeki makarnalar İtalyanların yediği gibi (al dente) dişe dokunur olamıyor. Bizde biraz diri bırakılan makarnaya al dente deniyor. Bu da Türkiye?deki makarna tipine göre ortalama 8-10 dakika pişirme süresi diyebiliriz. Ancak İtalyan makarnalarını değil 8-10 dakika 15 dakika pişirseniz bile bizim az pişmiş makarnalardan daha tok ve daha diri olabiliyor.

Hem biraz öğrenmek hem de makarnaların neden farklı olduğunu sormak için, resimde gördüğünüz ricotta peynirli tortellinileri (tortelloni di ricotta) yapan dükkana girdik. Dükkandakiler iyi ingilizce bilmediklerinden İtalyanca bilen arkadaşım bana yardımcı oldu. İlk başta makarnaya, bir italyanın elleri değmesi gerek dediler?  Daha sonra kullanılan unun cinsinin belirleyici olduğunu söylediler.

İtalya?da yiyeceğiniz bütün hamur işleri bambaşka bir deneyim oluyor. Lezzetleri, dokuları gerçekten farklı. Burada makarna gerçek bir öğün.

17
Ara
2010
0

Restoran Hikayeleri (Sarı Dondurmanın Gizemi)

Yaşanan Olay

Hafif serin bir yaz akşamıydı. Sütlü tatlılar ve çeşitli şeyler satan bir dükkana babam ile birlikte, dondurma yemek için girdik. Babam yediği şeylere dikkat eden ve içindekileri soran biridir. Dondurma siparişi vermek için, dondurma dolabının başına geçti, başladı dondurmaları sormaya. Sıradan sorarken, sıra sarı bir dondurmaya geldi;

Babam: Bu sarı dondurma neyli ?

Tezgahtar: Vanilyalı efendim.

Babam yanıtı duyunca, biraz kafası karıştı, çünkü dondurma portakal rengindeydi, vanilyalı dendiğinde beyaz bir dondurma bekliyordu. Döndü ve bana sordu.

Babam: Oğlum vanilya dondurmayı sarartır mı?

Gerçek vanilya siyah bir çubuk gibidir, mis gibi kokar ve içinden de siyah çekirdekler çıkar. Vanilyalı dondurma kendi başına sararamazdı.

Babam tezgahtara dönüp şunu sordu: Boya olabilir mi dondurmada?

Tezgahtar: Bütün dondurmalarının doğal olduğunu, katkı veya boya içermediğini söyledi.

Bu konuşmanın sonunda yumurta olabilir dedim ama tezgahtar yumurta olmadığını söyledi. Zaten yumurtanın, sütü o şekilde sap sarı yapma imkanı da yoktu…

Sorun Nerede?

Sorun vanilyalı olan bir dondurmanın, normalde sarı olamayacağıydı. Oluyorsa da nasıl olduğunu açıklayabilmelilerdi. Kaldı ki tadına baktığımızda baskın bir vanilya lezzeti yoktu, baskın bir vanilya kokusu da yoktu. Doğallığının dışında bir üründü. Lezzeti de, benzerlerinden daha iyi değildi. Doğallığının dışına çıkması sonucu müşteriye fazladan bir şeyler katmıyordu da. O zaman müşterinin aklına gelecek ilk soru, ?Bu dondurma neden sarı?? oluyor.

Müşterinin vanilyalı dondurma algısı beyaz ve vanilya tadının baskın olduğu bir üründü. Ancak sarı bir dondurma algıları bozdu. Ürünün benzerlerine kıyasla, bariz bir üstünlüğü olmadığından da, müşteri durumu kabullenemedi. Bariz iyi bir ürün genel kabullerin dışına çıkabilir. Bazen de çıkması gerekir. Eliniz güçlü değilse, genel algıların dışına çıkmak, blöf yapıp rest çekmektir. Sonuçta elinizdekileri kaybedersiniz.

Nasıl Çözülebilirdi?

Doğal ve katkısız dondurma yapan biri, canlı sarı renkte hem de sütlü bir dondurma yapıyorsa, bunun nasıl sarı rengi aldığını açıklayabilmeli. Son yıllarda sağlıklı beslenmek, gıda kodeksine uygun olmak yada bakanlık izinlerinden geçmiş olmak, demek değil. Patates cipsleri, gıda boyalı şekerler vs… hepsi yasallara uygun. Ama sağlıklı mı? Yada doğal mı?

Müşterinin sağlıklı, katkısız, doğal ürün için oluşan bütün endişeleri, kesin cevaplar ile giderilmeli. Aksi takdirde müşteri aldatılmış ve kandırılışmış hisseder ki; bu bir işletmenin asla yapmaması gereken bir şeydir.

16
Ara
2010
0

Klasik Çikolatalı Muffin Tarifi

Tarif I am just here for more food kitabından esinlenerek yapılmıştır. Bu tarifte ayran yerine süt kullanabilirsinizde. Ancak süt daha yumuşak, kekimsi bir yapı oluşturacaktır. Ayran ise çok hoş bir gevreklik veriyor. Defalarca dostlarıma yaptığım bu tarifte, içinde ayran olduğunu söylediğimde hep aynı şaşkın ifade ile yüzünüze bakıyorlar.

İşte Klasik Çikolatalı Muffin tarifi:

Kuru Malzemeler:
270 gr   -Un
92 gr      Toz Kakao
5 gr        Kabartma Tozu
3 gr        Karbonat
3 gr        Tuz
3 gr        Vanilin

Islak Malzemeler:
263 gr        Şeker
113 gr        Tereyağ
2 adet        Yumurta
227 gr        Ayran

Ekstra olarak; 177 gr damla çikolata. Önceden 180 dereceye ısıtılmış fırın. Pişirme süresi 15-20 dk

Birkaç püf nokta?
**Eğer fırınınızı 200?lere çıkarıp sonra ısıyı düşürürseniz kabartma konusunda sıkıntı yaşabilirsiniz. Muffin yaparken ısınan bir fırına ihtiyacınız var. 200 dereceye kadar ısınmış olup, sonra 180?lere düşecek bir fırına değil. Bu sebep den, fırınınızı 170 dereceye ayarlayın. Muffinleri koyduğunuzda 180 dereceye getirin ve fırın içeriyi ısıtmaya devam etsin.

**Tarifte vanilya özütünün yerine, vanilin kullandım yumurta kokusu için.

Muffin?in basit tarifi:

  • Kuru malzemeler bir kapta iyice karıştırın ve homojen bir hale getirin.
  • Islak malzemeler ayrı bir kapta karıştırılıyor, erimiş ancak sıcak olmayan tereyağı da ekleyip iyice karıştırın.
  • Kuru malzeme ile ıslak malzeme çok karışmamalı. Un yok olduğu zaman yeterli demektir.
  • Özellikle sıvı malzemelerin sıcaklığı oda sıcaklığına inmiş olmalı. ( Soğuk yumurta ile çalışmayın, önceden çıkarın dolaptan)
  • Kabartma tozu içinde kuru halde duran asit(krem tartar) ve baz(karbonat) sıvı ile temasa geçtiğinde etkileşime geçer. Kabarcıklar çıkmaya başlar. Kabarcıkların kaçmasını istemiyoruz.
  • Karışımı muffin kaplarına dökün ve fırına verin.
  • İlk 10 dk fırın kapağını açmayın. Açarsanız içerideki hamurun gelişimini engellersiniz. Bu da kabarmasını engellemek demektir.

Piştiğini düşündüğünüzde, kürdanınızı muffin?e batırın, temiz çıkıyorsa tamamdır. Fırından alın soğutun.

Afiyet Olsun?

16
Ara
2010
0

Bir Satış Hikayesi

Ne Yaptılar ?

2 yıl boyunca gittiğim bir spor salonu vardı. Uzun zaman önce üyeliğim bitti. Geçenler de bilmediğim bir numara beni aradı açtım telefonu. Telefondaki kişi bu spor salonundan aradığını, içeriyi yenilediklerini ve eski müşterileri olduğumdan bana özel fiyat vereceklerini söyledi. Telefonu kapattıktan sonra uygun bir fiyat olursa gidebilirim diye düşündüm.

Telefon konuşmasından 2 gün sonra spor salonuna gittim. Küçük bir salon olduğundan, kapıda müşterileri karşılayanlarla, üyelik satışı yapanlar aynı kişilerdi ve açık bir bankonun önünde konuşuyorlardı. Satışı yapan spor salonu çalışanı, genç bir beye üyelik çeşitlerinden bahsediyordu. İçimden bu arkadaş da benim gibi gelmiş dedim. Ancak konuşmanın sonlarında el sıkışırken, bu bey buraya ilk defa üye olacağını söyledi? Kendisi ile 500TL?de anlaştılar.

Bende kendime dedim ki aynı üyelik tipinde, bana daha ucuz olur, ne de olsa eski müşteri olduğumdan, bana özel fiyat yapacaklarını söylemişlerdi. Üyelik satışı yapan arkadaşla konuşmaya başladık, üyelik çeşitlerini bana da anlatmaya başladı. Az önce ilk defa üyelik alan birine 500TL?ye sattığı paketi bana önce 600TL dedi. Biraz konuştuk 500TL oldu. Biraz daha konuştuk ama bir kuruş inmedi. Bende kendilerine, bu paketi 500TL?ye yeni üyelere de sattıklarını söyledim. Ben eski üye olduğum için özel fiyat vermenizi umuyordum dediğimde. Normalde 600TL size 500TL cevabını aldım. Konuşmanın sonrası pekte mühim değil?

Sorun Nerede ?

Sorun aslında basit. Bana özel bir fiyat yoktu. Bana vaat ettikleri aslında yalandı. Müşteriyi kandırmaya çalışmak büyük bir hatadır. Ne kadar büyük bir işletme olursanız olun, hangi şekilde olursa olsun müşteriyi kandıran kendini kandırır. Zarar gören her zaman siz olursunuz. Çünkü müşteri defalarca kandırılamaz, bazıları da kanmaz? Yani sonu olan bir oyun oynuyorsunuz demektir. Bu illa ki bu kadar bariz olmakta zorunda değil. Her neyi vaat ediyorsanız, sözle, resimle, yazıyla bunu yerine tam olarak getirmek zorundasınız. Köfte tabağınızın resminde 3 dilim domates var ise 2 dilim koymanız bile kabul edilemezdir. İşletmeler vaatlerini en iyi şekilde ve hatta fazlası ile yerine getirmek zorundadır.

Ne Yapmalılardı?

Gerçekten yapmadıkları bir şeyi bana, yani müşteriye vaat etmemeliydiler. Neye gücü yetiyorsa, gerçekten ne hizmet verebiliyorsa bunları anlatabilirlerdi. Elbette anlatacakları bu şekilde beni cezp etmeyebilirdi. Özel fiyat ilgi çekici bir konu. Ancak sonuçta ben bu olayı herkese anlattım. İşletme bu şekilde muamele ettiği müşterileri ebediyen kaybeder. Mevlana?nın da dediği gibi, ?ya olduğun gibi görün yada göründüğün gibi ol.?

15
Ara
2010
0

İyi Muffin Yapmanın Püf Noktaları

>> Bir Çok Şey Hazırlıkta Saklı

1.    Çalışmaya başladığınızda, tüm malzemeler oda sıcaklığında olmalı.

2.    Başarılı bir muffin için, kuru malzemeleri ve ıslak malzemeleri, ayrı kaplarda çok iyi karıştırın.

3.    Fırınınız 170-160 derecede hazır olmalı. Muffin?leri fırına vermeden 1 dakika önce 180 dereceye alıp fırının ısı kaybetmemesini sağlayın. Kapağı açmanız ve muffinleri koymanız ısı kaybına yol açacaktır.

4.    Şeker kuru bir malzeme gibi görünse de çok hızlı eridiğinden ıslak olarak da kabul görür. Şekeri ıslak malzemelerle karıştırın. Kristal şeker tamamıyla sıvıda erimelidir.

>> Sadece Yeteri Kadar, Daha Fazlası Olmasın

1.    Muffin karışımı homojen olmamalı. Sadece tüm malzeme bir biriyle karışmalı. Bunun içinde kuru karışım gözle görülmeyinceye kadar diyebiliriz. Yok olunca durun. Zamanla kendi ayarınız oluşacaktır. Sıvı malzemelerle (yumurta, yağ, süt, şeker gibi?), kuru malzemeleri (um, kakao, kabartma tozu gibi?) bir birleriyle karıştırırken, homojen bir karışım olsun istemiyoruz.

2.    Fırın ısısı çok fazla olmamalı, 200 derecelere fırını çıkarmayın. Genelde bu sebepten başarısız sonuçlar çıkıyor. Fazla ısı muffin?lerin yeterince kabarmamasına neden olacaktır.

3.    Fırınlarda ısı dalgalanması olur. Fırın ısısı biraz yukarı biraz aşağı oynar. Bunu da fırınınızı tanıdıkça ayarlamalısınız. 180 derecenin üstü, özellikle tereyağın yanmasına sebep olur.

3.    Tereyağını mikrodalgada çok hızlı eritmeyin. Hızlı eriyen yağ çok su kaybediyor. Mikrodalga fırınlar su moleküllerini harekete geçirerek yiyeceği ısıtıyorlar. Hızlanan moleküller enerji dolunca, gaz olup uçmaya başlıyorlar. Yani hemen gaza geliyorlar.  Düşük ısıda ise kayıp daha az hem yağı çok sıcak eklememelisiniz de. Katı yağları yavaşça ve düşük ısıda eritin.

15
Ara
2010
0

Kek Nedir? Muffin Nedir?

Yemek tariflerinde genel olarak yaşanan sorun yeni bir tarifi uygularken, aslında tam olarak ne yapacağımızı bilmiyor olmamızdır. Eğer yeni tarifin, benzer bir çeşidini daha önce yapmadıysak veya hiç yemediysek işimiz daha da zordur. Tarif boyunca varsayımlarla ilerleriz. Malzemeleri karıştırırken veya pişirirken, tecrübesiz olduğumuz tariflerde, nerede tamam diyeceğimizi bilemeyiz. Hata yapmamak veya başarısız olmamak içinde önceki tecrübelerimizden hareket ederiz. Peki ya önceki tecrübelerimiz yetersiz veya uygunsuz ise? Yapmamamız gereken bir şey yapıyorsak nereden bilebiliriz? Aslında muffin ile kekin de hikayesi burada ayrılıyor?

Muffin yapmak istiyorsanız, kendinize şunu sorun ? Muffin nedir ? ?.  Hemen söyleyebilirim ki kek değildir, muffin muffin dir.

Kekler?

Piyasada bir çok muffin kılığında kek olduğunu fark ettim. Muffin şeklindeki bu kekler pürüzsüz yüzeylere sahip, ortadan ikiye kestiğinizde hep eşit küçük küçük kabarcıkları var, aynı bir kek gibi ağızda yuvarlanıyorlar ve gayet şekerliler. Genelde ipeksi bir yüzeye sahiptirler. Bu taklitçi muffin?ler den yiyen birinin muffini de kek sanması gayet tabii. Kendi başına muffin yaparken de, kek gibi yapması kaçınılmaz. Aslında iyi bir kekin niteliklerini saymış olduk.

Gerçek Muffin Nedir?

Muffin nedir sorusunun cevabı için; muffini ortadan ikiye bölün, ve içine bakın. Bir yarısını elinize alın ve inceleyin. Tüm yüzeyde eşit boyda kabarcıkları olmaması gerekir, aksine daha düzensiz bir görüntü içinde olmalı. Bazıları biraz daha büyükçe bazıları küçük, karışık bir görüntü olmalı. Çünkü kek gibi homojen bir karışım değildir muffin.

Aslında bu görüntü hem tarifteki malzemelerin bir birine olan oranından, hem de karıştırmadan dolayı değişmekte. Yabancı kaynaklarda en çok üstünde durulan konu ?overmixing? türkçe olarak fazla karıştırmaktır. Fazla karıştırdığınızda homojen bir karışım elde edersiniz ancak muffin?ler de homojenlik yoktur, kuru malzemenin ıslak içinde yok olması ile karıştırma biter. Homojen olması daha sonraki bir olaydır.

Eğer çok aşırı karıştırırsanız homojenlik oluşur ve unun içinde bulunan gluteni açığa çıkarırsınız. Bazen keklerde büyük boşluklar oluşur. Bunun nedeni yağların eriyip boşluk oluşturması diyenler olsa da; esas neden glutenin hamura esneklik kazandırması ve pişerken hamurun içerisinde oluşan gazların bu esnek hamurun dışına çıkamayıp içeride şişmesidir. Bu aynı zamanda tariflerde fazla ?karıştırırsanız iyi kabarmaz? ibaresinin de nedenidir. Kabartacak olan gaz içeride sıkışırsa, ürününüz iyi kabarmaz.

Ayrıca Muffin bir kek gibi tatlı ve şekerlide olmamalıdır. Kek yaparken yaptığınız gibi şekerin yumurta ile çırpılması veya şekerin- katı yağ ile çırpılması sonucunda, oluşacak olan kabarcıkların klasik muffin?ler de pek yeri yoktur. Muffin?de ki kabarmanın kaynağı, hamura katılan kabartma tozu, ve hatta ekstradan katılan karbonatın çıkaracağı gazlar olmalıdır.

Muffin, kek den farklı olarak daha yoğun, az tatlı, birazda şekilsizdir. Temel bir diğer fark; klasik muffin tariflerindeki sıvı oranının, keklerdeki sıvı oranından daha az olmasıdır.