21
Kas
2010
0

Gerilla Şef

Her geçen gün benzer konseptlerde açılan restoran sayısı artıyor. Son zamanlarda  en çok dikkatimi çekenler ise dünya mutfakları adı ile anılanlar. Menülerinde belki 100 çeşit yemek, ama etrafımdaki masalara bakıyorum, mekanlar değişse de genelde yenenler aynı. Sonra menüye bakıyorum çeşitler farklı gibi de görünse yine yenecekler aynı…

Mutfaktaki şeflerin artık yeni sentezler yapmalarının zamanı geldi. Şefler gerillalar gibi düşünmeli ve ürün geliştirebilmeli.

Gerilla şefler, işlettikleri mutfağın müşterisini iyi tanımalıdır.

Gerilla şefler belli bir ürün gamına odaklanmalı ve bu ürün gamındaki müşteri beklentilerini araştırmalıdır.

İyi sattıkları ve güvendikleri ürünlerden yola çıkarak yeni varyasyonlar türetmeli, bunları müşterileri ile paylaşmalıdır.

Toprağına sahip çıkan gerilla gibi, müşterinize sahip çıktığınızda, onunla bir şeyler paylaştığınızda farklı bir iletişim boyutuna geçersiniz. Bu tip bir iletişim Türkiye’deki bir çok şef için bile büyük yenilik olacaktır.

Kısaca gerilla şef, müşterisi ile iletişime giren, ona sahip çıkan ve onunla uzun vadeli bir ilişki başlatabilen şeflerdir. Bunu başara bilen her şef o müşteri için eşsiz bir kaynak olacaktır. Tabii o dükkanında sadık bir müşterisi…

21
Kas
2010
0

İleride Bir Restoran Açmayı Düşünüyorum

Bu son yıllarda çok duymaya başladığım bir cümle aslında ? ileride bir restoran açmayı düşünüyorum?  benzer türevleri de oluyor tabii. Çevremde bir çok insan profesyonelce yaptığı işten emekli olduğunda veya yeterince yaptığına inandığında nedense restoran işini gözüne kestiriyor. İyi de bir niyet, restorancılık turizm demektir, doğa ile barışık olmaktır, hizmet vermektir? Ancak bu iş öyle kolayca göze alınacak bir iş değildir, hele hele emeklilik yıllarında yan gelip yatmayı düşünüyorsanız…

Restorancılık her şey den önce hizmet demektir. Hizmet = Kapris denklemine hazır olmalısınız. Emeklilik yıllarında müşteri kaprisinin yüksek olduğu işler ne denli doğrudur. Aynı zamanda uzun çalışma saatleri ve hızlı bir tempodur. Her yemek aç müşterilere hemen yetiştirilmeli ve her seferinde sorunsuz olmalıdır. Bu da anlık aşırı yükselen stres demektir. Çok şef tanırım servis saati yanına fazla yaklaşmazsanız iyi olur?

Ancak çalışmayı seviyorsanız, çalışmanızın karşılığında mutlu yüzler görmek yorgunluğunuzu azaltıyorsa ve bunun karşılığını nakit almaktan mutluluk duyacaksanız( herhalde nakit konusunda herkesle hem fikirizdir) ileride bir restoran açın.

Çünkü başarılı olacaksınız.

20
Kas
2010
0

İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın!

Bu defa sizinle iş konularının dışında bir konuyu paylaşacağım.

Konumuz aslında ?umursamazlık? ile ilgili ancak bu kez Lüfer şeklinde karşımıza çıkıyor.

Bildiğiniz gibi bir çok canlının neslini tüketmek için gece gündüz çalışıyoruz, belgeseller seyrediyoruz, nasıl tükendiklerini görüyoruz ve yine aynen devam ediyoruz. Sanki seyrettiklerimiz başka bir boyutta oluyormuş gibi ?

Çinekop ve Lüfer konusunda bir de isimlendirme talihsizliği olduğunu düşünüyorum. Büyük ihtimalle bir çok kişi Çinekop ve Lüfer balıklarını 2 ayrı balık gibi düşünüyor ama onlar aynı balık, sadece birisi çocuk diğer anne veya baba.

Kısacası Çinekop eğer müsaade edersek büyüyecek ve Lüfer olacak. Bu balık bizim Lüfer ismini verdiğimiz 24 cm veya daha büyük olmadığı zaman üreyemiyor. Dolayısı ile yediğiniz her Çinekop bu balığın neslini kurutuyor, en azından bir kaç yıl hiç yememek gerekiyor (çünkü sayılar kritik hale geldi).

Çinekop ve Lüfer balıklarını bilirmisiniz ? Bir de Çinekop?un ufağı Defne Yaprağı ve büyüğü olan Sarıkanat var. Kısacası bu 4 balık aynı balığın değişik yaşlarda aldığı isimler. 24 cm olduğunda Lüfer ismini alıyor daha da büyüyebilirse biz ona Kofana diyoruz.

Çinekop ve Lüfer 2 farklı balık değildir, Çinekop Lüfer?in henüz büyümemiş halidir.

Balık 24 cm olunca üreyebiliyor yani çoğalabiliyor daha önce maalesef bu olamıyor.

Şimdi gidip Çinekop halinde iken biz onları avlayıp yersek bir sonraki seneye Lüfer, sonraki yıllarda da Çinekop olamayacak. Aslında ne kadar basit ama biz ne yapıyoruz !

İnsanoğlu bir çok gerçeğe gözünü kapatıyor, kendisinin başına gelmeyeceğini zannediyor. Bu tür konular ile uğraşanlara bir de akıl verenler var.

– Yaa zaten bitti, ne uğraşıyorsunuz

– Büyür onlar büyür, sizin bildiğiniz gibi değil

– Ben yemesem o yiyecek en iyisi ben ondan önce davranayım

– Zaten avlanmış, yazık, atalım mı?

Akıl vermek ne kolay ve zevklidir, bunu herkes bilir. Sonuçta belki milyonlarca sene varlığını sürdürmüş bir tür bu çok akıllı insanlar tarafından 1-2 sene içinde yok edilmiş olacak. Peki ne edilmiş olacak ?

Şimdi size tabiat ile dost olmanızı, bir denge noktası olduğunu falan anlatmayacağım, merak etmeyin.

Sadece bir şeyi hatırlatmak istiyorum ? Biz araba, uçak yapabiliriz, bir gün içinde milyonlarca plastik veya metal parça ortaya çıkartabiliriz, dağları delip demir veya bakır üretebiliriz ama bütün dünyanın en akıllı insanları bir araya gelse, bütün fabrikaları birleşse bir maydanoz yaprağı bile üretemez ? En iyisi yeniden yapamayacağımız şeyleri yok etmemek, Lüfer sadece bunlardan biri.

Benim size bir önerim var (bu öneri yukarıda afişini gösterdiğim çalışmayı yapanlara ait olmayabilir, tamamen kişisel).

Çinekop almayın, alanları uyarın, 24 cm?den küçük Lüfer?de almayın, gittiğiniz lokantalarda bu balığı yemeyin, satanları uyarın. Başka bir balık tercih edin, ne kaybedersiniz ? ? Ama çok şey kazanırsınız.

Not : Lüfer balığı avcılığı yapanlar bilir, Lüfer çok akıllı bir balıktır. Belki de akıl verenlerden bile akıllıdır, yok olup hepimize birden gereken dersi vermek istiyordur, kimbilir !

(İstanbul Lüfer?e Hasret Kalmasın kampanyası Fikir Sahibi Damaklar isimli bir grup tarafından yürütülmektedir ve kampanyanın liderliğini Defne Koryürek yapmaktır. Bu kampanyayı desteklemek veya katılmak için aşağıda verdiğim linki tıklayınız. Yukarıda gördüğünüz afişlerden sol tarafta bulunanı kampanyaya aittir, sağ taraftakini ben yaptım, kampanya ile bir ilgisi yoktur ama ?hasret kalmak istiyorsanız yapmanız gerekeni resimlediğimi düşünüyorum?. Grubun hem bu kampanyası hem de diğer çalışmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız lütfen tıklayınız ? )

20
Kas
2010
0

Sosyal Sorumluluk Projeleri Yaratmak

Sosyal sorumluluk projeleri, farklılaşmanın ve rekabetin güçleşmesi ile birlikte, şirketlere müşterilerine kendilerini anlatma fırsatı tanıyor ve çalışanlara yeni amaçlar veriyor.

Elbette işin birde toplumsal fayda tarafı var. Restoranlar, sanayiciler, tekstilciler vs? herkesin sosyal fayda oluşturabileceği işlere el atması gerekli. İster reklam için, ister sadece toplum için olsun her iki tarafında kazandığı bir durum ortaya çıkıyor. Sosyal sorumluluk projeniz varsa, bu bütün şirkette pozitif bir etki ve birlik beraberlik yaratacatık.

16
Kas
2010
0

Stratejik Haritalama Nedir?

Stratejik haritalama, önyargılar, tahminler, varsayımlar vb? duyguların karıştığı düşüncelerden arınmış, sadece var olan somut gerçeğin kağıda dökülmesidir.

İşletmeler bu haritalamada biz hızlıyız siparişleri hemen yetiştiriyoruz gibi varsayımları, ölçüm olmadan haritaya geçmemelidir. Strateji soyut görünse de bu harita somutlaştırır. Bu haritalama metodunu kullanarak, şirketinizin stratejisinin resmini çizebilirsiniz.

Böylece gitmek istediğiniz yere nasıl gideceğinizin somut cevabına sahip olursunuz.

11
Kas
2010
0

Bire Bir Bölgesel Pazarlama (yeni pazarlama modeli)

Bir restoranı nasıl hem tanıtıp hem de pazarlarsınız? Afiş asarsınız, yazılı medyaya reklam verirsiniz, gazeteye broşür koyabilirsiniz, kupon dağıtırsınız, yemek sepeti gibi mecralara reklam koyarsınız, etkinlikler yapabilirsiniz? Bunların hepsi tek yönlü ve anlık iletişim modelleridir.

Müşterinizle sürekli, karşılıklı yüz yüze iletişim kurma imkanınız olsaydı neler yapabilirdiniz?

Onlara gönderdiğiniz her kuponun, her broşürün okunmasını ve haberdar olmalarını sağlayabilseydiniz nasıl olurdu?

Dükkanınızın çevresinde herkes sizden haberdar olsa?

Müşteri istekleri incelenip, geribildirimleri size raporlayan birileri olsaydı ve size sadece önünüze gelen müşteri isteklerini yapmak kalsaydı daha başarılı olur muydunuz?

Bütün bunları sizin için başkaları profesyonel bir ekiple yapsaydı ve siz sadece sonuçlarla ilgilenseydiniz? Sizi tanıtan ve geribildirimleri toplayan, başarılı kampanyalar yapmanızı sağlayacak bilgi birikimini size sunan yep yeni bir model.

11
Kas
2010
0

Ben de !

Çoğu perakendecinin kullandığı bir terminolojidir ben de, ağızlarıyla söylemeselerde davranışları söyler. Mesela bir köfteci markası çıkar zengin çeşit açık büfe salata koyar köftenin yanında, diğerleri görürler ki iş yapıyor ben de varım diyerek hemen koyarlar benzer bir salata bar?  Biri derki benim sabunumum ph dengesi var, diğerleri çıkar ben de der. Bende diyenleri mi hatırlıyorsunuz, yoksa işin gerçek sahiplerini mi?

Ben de demek kim taklit ediliyorsa onu güçlendirmek demektir. Büyük ihtimalle taklit edilen rakiptir ve rakibi güçlendirmek! Bu pekte iyi bir şey olmasa gerek. Taklitler asıllarını yaşatır vb? sözlere değinmeye gerek yok. İşletmeniz öz yeteneklerini sergilemelidir.

Peki Ben de Demeyeceğiz de Ne Yapacağız?

İşletmenizin illa ki kendine has özellikleri vardır. Bunu göremeyebilirsiniz, zaman içinde aynı iş yerinde çalışan insanlarda işletme körlüğü oluşur. Bu hepimiz için geçerlidir de. Ama başkaları görebilir.

Amaç bir şekilde kendi öz yeteneklerinizi sergilemek ve bunun üstünde çalışmaktır. Ben de demenin tek sebebi hazırlıksız yakalanmaktır. Hazırlıksız yakalanmayın ve sürekli ürün üzerinde, pazarlama tekniklerinizin üstünde çalışın.

Başarı Nerede Saklı?

Başarı çok denemek ve yanılmakta saklı. Dünyanın en büyük markalarına bakın, her ay yeni bir şeyler çıkarırlar, indirim yaparlar, kampanya yaparlar, ürün tanıtırlar vs? Bu yapılanların hepsi doğru olmaz, ancak durmazlar. Tekrar sizi keskinleştirir ve mükemmelleştirir.

Sürekli deneyin, yanlış yapmaktan korkmayın ve altınızda çalışanları korkutmayın. Denemeler sürecinde işinize sürekli alternatif çözümler bulacaksınız. Bir gün rakibiniz karşınıza çıktığında ?ben de? demek yerine ona kendi silahınızla karşılık verebileceksiniz. Diğerleri ?ben de? diyecekler ve sizin başarılı olmanızı sağlayacaklar.

10
Kas
2010
0

Restoranlarda Satışı Arttırmak

Her restoran doğru tekniklerle daha çok satabilir, ay sonu cirosunda değişikliği görebilir.

Restoranların satışını engelleyen temel sebepler;

  • Müşteri ile yeterli ve düzenli iletişim olmaması.
  • Müşterinin sizden yeterince haberdar olmamas.
  • Menülerin müşterinin daha çok almasına sebep yaratmaması.
  • Satış personelinin eğitimsizliği.
  • Müşteriyi satılmak istenen ürüne yönlendirememe.

Çoğu zaman işletmelerde tek bir sebep bulunmuyor. Birkaç sebep birden karşımıza çıkıyor. Bu konular üzerinde çalışmalar satışı ve satış deneyimini toptan değiştirecektir.