7
Eki
2010
0

Yatırımcı Olmak İstiyorum! Nasıl Bir Restoran Açmalıyım

Restoranlarda her iş gibi para kazanmak için açılıyor, mekan sahibi olmak için değil. Ama ne yaparak ne kadar para kazanacağımız önemli. Egolarımızı tatmin etmek veya başkaları yapıyor bende yapayım demek bazen büyük kayıplara neden oluyor…

Neyin Sahibi Olmak İstiyorum?

Yatırımın geri dönüşü herşeyden önce gibi görünsede, ilk soru bu olmamalı ilk soru neyin sahibi olmak istediğiniz. Bir iş çok karlı veya dönüşü hızlı olabilir ancak siz o işi sahiplenemiyorsanız, dostlarınıza gururla sunamıyorsanız, aklınızın kenarında bir şeyler varsa yapmayın. Yaparsanızda yatırımın dönüşü öyle beklediğiniz gibi olmayacak. Önce neyin patronu olmak istediğinize karar verin sonra yatırımın dönüş hızını değerlendirin. Yaşam tarzınıza uymayan bir iş, size birşey getiremez.

Nerede Para Kazanacağınızı Sorgulayın?

İşinizi nerede yapacağınıza karar verin. Nerede olsa iş yaparım fikri yanlış yatırımlara yol açmakta. Sokakta mı, ana cadde de mi yoksa Avm içinde mi? Hepside farklı çalışma sahaları. Farklı avantajları ve dezavantajları var. Önünüze gelen ilk yere atlamayın. Yada bu iş burada da tutar deyip girmeyin. Durun ve yapacağınız işi ve mekanı değerlendirin. Avm içinde mi yoksa sokakta mı daha doğru olur? Rakipleriniz nerede? O işde ilerlemiş firmalar nerelerden gelmişler? Bulunduğunuz bölgede hangi sosyal tabakayı hedef alıyorsunuz? vb…

Köpekler bile tuvaletelerini yapmadan önce şöyle bir oturacakları yerin etrafında dönerler…

Restoranınızın açılacağı yer ile uyumu çok önemlidir. Çoğu zaman başarı buna bağlıdır.

Ne Kadar Para Kazanmak İstiyorum? Planladığım Kazanç Acaba Yeter mi?

Çok para kazanmak istiyor olabilirsiniz yada bu iş tuttumu çok para yaparım diye de düşünebilirsiniz. Ancak restoran işi dışardan bakıldığında çok kolay görünen ancak hiç göründüğü gibi olmayan beklenmeyen harcama ve masraf kalemlerinin karşınıza çıktığı bir sektördür. Yatırım yapmadan önce ne kadar kazanmak istediğinizi kendinize dürüstçe ifade edin. Gerçek sayılar ortaya koyun, bu sayıları ne kadar doluluk ile yapabileceğinizi hesaplayın ve bu doluluğun gerçekciliğini sorgulayın.

Bu konuda hesaplarınıza şöyle yardımcı olabilirim. Bu işin ustası değilseniz günün en çok iş yapmayı planlayacağınız süreyi ele alın. Mesela akşam saat 7-9 arası. Saatte bir masanın kaç farklı müşteriyi (turn over) yapabileceğini belirleyin mesela 1. Kaç masanız varsa diyelim ki 25 masa. Ortalama müşterilerin ödeyeceği hesap ile bütün sayıları çarpın;

2x1x25x20 = 1000 Şimdi bu kaba hesap ile 5-6 günde kiranızı ödeyebiliyorsanız hesablarınıza devam edin. En iyi saatte yapmayı planladığınız iş hacmi hesabınız tutuyorsa daha detaylı hesaplayın, 10 gün ve üzeri ise neyin içine girmeyi düşündüğünüzü tekrar değerlendirseniz iyi olur.

İşletebileceğiniz Büyüklükte Restoran Açın?

İşletebileceğinize ve kontrolü elinizde tutacağınızdan emin olduğunuz işleri yapın. Eliniz yeri geldiğinde hamura da deysin, yerdeki çöplerede. Nasıl bir düzen kurarsanız kurun, fedakarlık edebileceğiniz bir işletme gelişir ve büyür. Ancak başkalarına bağımlı kalırsanız, o zaman restoranın kader onların elinde olur.

6
Eki
2010
0

Bu Gün 1 Tane Fazla Satın (Satış Kotaları ve Motivasyon)

Restoranlarda popüler bir konuda satış kotaları belirlemektir. Garsonlara, müdürlere belli satış kotaları verilir. Bunlara ulaşılır veya aşılırsa da genelde para olmak üzere çalışanlar daha önceden belirlenmiş ödüllerini alırlar.

Bu kurguyu bazı işletmeler bugün başarı ile uygulamakta. Hatta bazı işletmeler ne kadar satacaklarını bildiklerinden çalışanlarının maaşlarını satıştan pay olarak belirlemekte ve ne kadar çok satarsan o kadar çok maaş kazanırsın demekte. Restoran içinde satış anlık bir olay olduğundan müşteri ile garsonun geçirdiği 30-60 saniyelik süreç çok değerledir. Daha sonra servis boyunca ilgi ve servis kaliteside müşterinin devamlılığında belirleyici rol oynar.

Bu kadar anlık olayları dışarıdan sürekli yönetmek imkansızdır. Esas olan çalışanların kendilerini ve bir birlerini kontrol edip destek olmalarıdır. Bu anlık olaylar ancak ortak hedefler konduğunda başarılı yönetilecektir.

Bugün 1 tane daha fazla satmayı hedefleyin ve bunun için çalışanlarını motive edin. Ortak hedefler ve ödüller koyun, görecekseniz başarmak ve kazanmak isteyecekler. Size de daha çok kazandıracaklar.

6
Eki
2010
0

Vanilyalı Gelato

Vanilyalı gelato benim en sevdiğim tatlardan biridir. Fotoğraftaki vanilaylı gelato ise benim bu tarifi ilk denememdi. Ülkemizde vanilyalı olarak anılan yöresel dondurmacılarda sorduğunuz zaman içinde genelde sahlep olduğunu söylerler. Gelato dükkanlarında (Gelateria) ise vanilyalı dondurmanın içinde süzmemişlerse gerçek vanilya çekirdeklerini görürsünüz.

Bugün vereceğim Gelato tarifinde ise klasik beyaz dondurmadan biraz çıkıp, daha kremamsı bir dondurma yapacağız. Bunun için yumurta sarısı kullanacağız.

Vanilyalı Gelato Tarifi:

500gr       Süt

50gr         Krema (taze krema)

120gr       Şeker

1 adet      Yumurta sarısı

1 çubuk     Vanilya

1 adet       Rende limon kabuğu ( sadece dış sarısı)

Hazırlanış:

  1. Çubuk vanilyayı boylamasına ortadan ikiye kesin. İçindeki çekirdekleri bıçak ile sıyırın. Çekirdekleri tencerenizdeki sütün içine atın.
  2. Sütün içine kremayı ekleyip, ocağın altını açın. Limon kabuklarını ekleyin ve sütünüzü karıştırmaya başlayın.
  3. Ardından şekeri ve yumurtayı içine atın. Bu aşamada gerekirse yumurtanın omlet olmaması için ateşi kısıp çok hızlı karıştırabilir yada yumurtayı ayrı bir kapta sıcak sütle karıştırıp biraz ısıttıktan sonra karışımınıza ekleyebilirsiniz.
  4. Karışımınız kaynama noktasına geldiğinde ocaktan alın ve karıştırarak soğutmaya devam edin.
  5. Karışım soğuyunca en az bir gece buzdolabında dinlendirin.
  6. Ertesi gün gelato karışımınız hazır olacaktır. Bu karışımı dondurma makinanıza atın ve istenen kıvama gelene kadar çalıştırın.
  7. Gelato’nuzu koyacağınız kabı önceden soğutun. Vanilyalı gelato hazır olunca makinadan alın ve buzluğa kaldırın. Afiyet olsun…

Bu tarif ve diğer sütlü tarifler, basit görünselerde bir dondurma makinası olmadan iyi sonuç alması zor olan tarifler. Gelato yerine Sorbetto(Sorbe) tarzı dondurmaları yapmak daha kolay oluyor.

3
Eki
2010
0

Restoranlarda Satış Hataları 1

Bugün karşılaştığım bir olay bana bazen satanın haklı olmadığını hatırlattı. Satanın haklı olmaması derken satışın nasıl gerçekleştiğide önemlidir. Müşteriyi aldatarak mı yoksa müşterinin rızası ile mi satışı gerçekleştirdiğiniz, müşterinin devamlılığı için en önemli unsurdur. Restoranlar satış adına farkında olmasalarda bazen müşteriyi aldatabiliyorlar…

Restoranlarda ilk amaçlanan garsonların satış kotalarını doldurmasıdır. Ve hatta bu kotaları aşması ve daha çok satmasıdır. Peki ama bunu müşteriyi taciz ederek veya aldatarak mı yapıyorlar yoksa müşteri memnuniyetle sizden birşeyler mi satın alıyor.

Bugün öğlen 12:30 gibi sütlü tatlıları, ve bir çok çeşidi ile çok meşhur bir restoranda başıma gelenleri anlatayım;

2 kişi gittik.

2 porsiyon döner yedik ve birer meşrubat aldık.

Masaya bir bayan geldi boşları kaldırmak için.                                                        Bu bayan garson değildi, üniforması yoktu, sipariş almıyordu ve ben orada oturduğum süre boyunca elinde el terminali filan da görmedim.

Boşları alırken çay alır mısınız dedi. ( Bu soru yemek sonrası çay ikram edilecekmiş gibi soruldu. Yemek yemişiz, boşlar alınırken sorulan bir soru.) (Satış yapmak isteyen garson normalde başka bir şey ister misiniz, yada size başka nasıl yardımcı olabilirim, yada abi bi isteğin var mı vs… demesini bekleriz.) Ama yemekten sonra çay alırmıydınız sorusunun ardından çay parasının alınmasını beklemeyiz.

Misafirim istedi, ben istemedim. ( aslında ben çayın ikram edilecek gibi sorulup bana satılacağını hisettiğim için istemedim. Satış dürüst yapılması gereken bir eylemdir.)

Bana neden içmiyorsun diye sorduda, bende ona bunun bir ikram olmadığını, bu şekilde bir şey satın almayacağımı söyledim.

Misarfirim bu ikramdır, olur mu öyle şey dedi…

Bende hesapta bakar görürüz dedim.

Daha sonra içtik, sohbet ettik, hesabı istedik.

Çay hesaba yazılmıştı. Ben meslekten olduğum için hissetmiştim ama başkası hisstmeden ikram sanıp kolayca yanılabiliyor. Hesapta ise aldatıldığını, daha argo kazıklandığını düşünüyor.

Müşteriyi kazıklayan restoran kendini kazıklar. Satmak ilk amaçtır ama dürüst satmak satışın devamını sağlayacak esastır. Garsonlara sat baskısı yapın ama nasıl sattıklarını izleyin. Müşteriyi yormadan, zorlamadan satıyor olmalısınız.

Aldatılan bir müşterinin gönlünü almak çoğu zaman imkansızdır. En kolayı hiç aldatmamaktır.

29
Eyl
2010
0

En İyi Ürün & İletişim

Restorancılıkta en iyi ürünün her zaman kazanacağı gibi bir anlayış var. Elbette neden en iyi ürün kazanması ki diye düşünebilirsiniz, ancak kime göre en iyi ürün olduğunuz bunu belirleyecektir. Çoğu işletme kendisinin kaliteli ve temiz olduğunu, bulunduğu pazarda en iyi ürüne sahip olduğunu düşünür yada en iyi ürünü arar durur.

Karşılaştığım bir olayla bu durumu anlatayım. İstanbulun lüks semtlerinden birinde 2 tane restoran. Yan yana olan bu restoranlardan biri diğerinin 3-4 katı iş yapmakta.

Az iş yapan restoran sahibi ile aramızda geçen bir diyalog :

Restoranın sahibi : Biz en kaliteli ürünü kullanıyoruz, porsiyonlar büyük, onlarında altında fiyatla satıyoruz ancak yine insanlar oraya gidiyor anlıyamıyorum bunu.

Gerçektende: (Kullandıkları etler daha iyi, biri kontrafile ise burası bonfile kullanıyor, burası daha bol veriyor, 1-2 lirada ucuza satıyor)

Ben: Sizce yan tarafa giden müşteriler, sizin kulladığınız eti, porsiyonlarınızı biliyor mu?

Restoran sahibi: Herhalde biliyorlardır bilmem ki…

Ben: Hiç bunu yazılı veya görsel olarak anlattınız mı?

Restoran sahibi: Gelenlere hangi etten yaptığımızı söylüyoruz.

Ben: Sözel olarak değil yazılı veya görsel anlattınız mı?

Restoran Sahibi: Hayır.

Ben: Peki sizde porsiyonların daha büyük olduğu veya etin kaliteli olduğu dışardan bakınca anlaşılıyor mu?

Restoran Sahibi: Onlar da anlaşılmıyor ki?

Ben: Sizde anlaşılıyor mu? Aslında cevap hayır değil mi?

Restoran Sahibi: Yani…

Ben: Siz olsanız daha çok iş yapana mı daha az iş yapan birine mi giderdiniz?

Restoran Sahibi: Çok iş yapan her zaman 1. tercih olur bunu biliyoruz zaten.

Ben: Neden peki?

Restoran Sahibi: …. (Sessizlik)

Aslında burada restoran sahibi de kalabalık olan rakibinin, müşterinin zihninde daha iyi ürüne, hizmete, fiyata sahip olduğunu anlıyor. Sizin ne yaptığınız değil nasıl algılandığınızdır önemli olan.  Aslında yan tarafa gidenler bu restorana hiç gelmediler ve gelmeyi de düşünmüyorlar.  Amaç düşünmelerini sağlamak.

Çok iyi işler genelde bu kısım atlandığı için çuvallar. En iyi ürüne sahip olmanız tercih edilmek için artık yetmiyor. Müşteri ile iletişime geçmelisiniz hemde her fırsat bulduğunuzda. Kafanızdakileri onların kafasında oluşturmalısınız. Sizin ne olduğunuz veya ne düşündüğünüz değil, müşterinin zihninde olanlar önemlidir.

En iyi ürün kendi başına artık yetersiz. İletişime geçin, anlatın, farkınızı sergileyin ve bütün hünerlerinizi gösterin. Asla kendinize saklamayın.

29
Eyl
2010
0

Gerilla Restoranların 3 Yöntemi

“Her restoran bir gerilladır en büyük frenchise’ın bir şubesi bile olsa.”

Restoranınızı değerlendirirken bu gözle bakmaya çalışın. Her restoran belli bir etki alanına sahiptir. Bunu motor ile servis alanı gibide hayal edebilirsiniz. Genelde belli mesafedeki insanlar sizin müşteriniz olurlar. Bu gerçekten ötürü restoranlar birincil hedef olarak bulundakları çevreye hakim olmayı ve sahiplenmeyi hedeflemeliler.

Bir gerilla gibi çevrenizi iyi tanımalı, ortama adaptasyon sağlamış olmalısınız.

Çevreyi iyi tanımak için,

1-) Rakiplerinizi İzleyin (Düşmanı Takip)

Gidin ve onları izleyin. En çok ne satıyorlar bakın. Kafanızdan sayılar yaratmayın somut gözlemler üzerinden sayıları elde edin. Ne zaman doluyorlar ne zaman boş saatleri takip edin.

2-)Müşterilerinizi Dinleyin (Coğrafyayı Tanımak)

Gerillalar içinde bulundukları şartları iyi bilen ve kendi avantajına kullanabilen gruplardır. Düzenli ordular belli bir sistem içinde haraket eder ve sabit kuralları varıdır. Siz gerillanın ortamı dinlemesi gibi müşterinizi dinlemelisiniz. Onun ihtiyaçlarını kendi lehinize çevirmelisiniz. Sabit fikirleriniz varsa arının, egonuzu unutun, müşterinize kulak verin. Onların isteklerini ve davranışlarını eleştirmeden, altında yatan ihtiyacı arayın. Kulak verin ve size yol göstersin.

3-) Oyunun Kurallarını Bozun (Beklenmedik Şekilde Saldırın)

Bir gerilla için daha çok toprak kazanmak veya ilerlemek amaç değil araçtır. Amaç tektir karşısındakini etkisiz hale getirmek.

Rakipte bir açık gördünüz ve değerlendireceksiniz. İyi bir fikriniz var rakibe büyük üstünlük sağlayacaksınız ama daha çok kar nasıl elde ederim, yada yavaş yavaş yapalım ne olacak görelim diyorsunuz… Savaşı kazanacak hamleyi yapmalısınız ve etkisiz hale getirmelisiniz. Birden çok şansınız olmayacak tek şansınız olacak.

Sonuna kadar azimle, en beklenmedik şekilde saldırmanız gerekli. Rakipleriniz size karşılık verememeliler ve oyun dışı kalmalılar. Sizi taklit etmeye çalıştıkları an bilinki siz kazandınız.

29
Eyl
2010
0

Küçük İşletmelere Gönüllü Destek? Hep Beraber İleri

3-4 kişinin çalıştığı, patronunda kendi iş gücünü koyduğu birçok cafe, büfe, dondurmacı, kumpirci, mantıcı, tatlıcı, meyve sucu, köfteci vb…  işletmeler bulunmakta.

Yurt dışında chef&owner (şef ve sahip) restoranlar önemli sayıda bulunmakta. Ülkemizde de bu tip restoranların sayısının artması ve bu girişimlerin desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Yurt dışında şeflerin kazandıkları gelirler bir zaman sonra kendi restoranlarını açmaya yetiyor ancak ülkemizde ekonomik kalkınma daha bu seviyede olmadığında sınırlı sayıda chef&owner restoran bulunmakta.

Chef&owner tarzı restoranları,sadece yatırım amaçlı açılan restoranlardan ayıran en büyük özellik,  mesleki aşk ile dolu insanların bu yola baş koyarak hayatlarının mücadelesine girmiş olmalarıdır. Yurt dışında şehirlerin en ünlü restoranları genelde chef&owner restornlardır. Restoran sektörünün ülkemizde de kendi değerlerini oluşturabilmesi bu mesleğe baş koyan insanların desteklenmesi ile gerçekleşebilir.

Ülkemizdeki bu küçük işletme sahiplerinin çoğu günlük işleri, ödemeler, personel sorunları ile sıkışmış kalmış durumdadır. Akıllarına gelen fikirleri yenilikleri uygulayacak zamanları veya kime uygulatabileceklerini araştıracak zamanları bile yoktur. Yeni bir şey yapmak isteyen ama nasıl başlayacağına karar veremeyende bir çok işletme gördüm. Neyi nerede yapabileceklerini biri söylese çok şey yapabilecek işletmelerde gördüm. Bazen basit bir poster bile basmak yada dükkanı azıcık daha toplamak çok zor olabiliyor…

Amacım bugün bu yola baş koymuş bütün küçük işletmelere gönüllü olarak elimden geldiği kadar yol gösterebilmek, sorularına cevap bulmak, yada akıllarındaki işleri halledebilecek adresleri göstermek.

Benim çalıştığım semtlerde iseniz sizlere uğrayabilirim. (Kadıköy, bağdat caddesi, bostancı, mecidiyeköy, bebek)

Yada bana sorularınız için cem@cempak.com.tr den ulaşabilirsiniz.

24
Eyl
2010
0

Biz Restoranda Ne Satıyoruz?

Şehrin kenarında köşesindeki restoranlardan, en yoğun caddelerindekine kadar her restoranın kendisine sorması gereken bir soru ?Ne Satıyoruz??. Satılan şeyin kategorisi basit ve anlaşılır bil dil ile açıklanabilmeli. İki soru ile cevaba ulaşabilinir.

  1. Nesnel olarak ne satıyorsunuz?

Açık bir yanıt, kebap yada hamburger. Bu kadar basit olabilir.

Anlaşılamayan yanıt, dünya mutfakları(ızgara et, makarna, pizza, salatalar bunların hepside ana yemek yanlarını saymayalım bile)

Bazen birkaç kalem ürün satarken de kafalar karışabiliyor, 100 çeşit ürün satarken de. Ancak 100 çeşit satan yerlerde, tek çeşit yapanlarda 2. soruyla satın alma sürecini resmedebiliyorlar.

  1. Müşteriler aslında neyi satın alıyor?

Karmaşık olan bir soru. Yemeği satın aldıkları doğru. Size Nişantaşı?nın göbeğindeki lüks bir restoranı Eminönü meydanına açsak ne olurdu diye sorsaydım?

Büyük ihtimalle tutmaz derdiniz? Peki bazılarımız fiyat diye bilir, tek konu fiyat mı?

Yoksa Müşterinin farklı anlarda ve yerlerde beklentilerinin ve ihtiyaçlarının çeşitlilik göstermesi mi?

Esas olan müşterinin sizi nasıl konumlandırdığıdır. Döner ve kebap olan bir yerde eğer kebapçılık yönünüz ağır basıyorsa kebapçı olursunuz, döneri de onun yanında satarsınız yada tersi olur. İkisi de eşit olamaz. Avm içindeki bazı restoranlar sadece oturma alanlarının avantajı ile daha çok iş yaparlar, çünkü müşteri orayı rahat oturulabilir bir yer olarak tanımlar. Para karşılığı elbette yiyecek alıyordur ama asıl satın aldığı şey orada oturmaktır. Bu örnekleri kalabalık caddelerde, yazlık yerlerde, yol lokantalarında çoğaltmak mümkün.

Neyi sattığının cevabını bulamayan ama bir çıkış noktası arayan yöneticilerden şunları duyabilirsiniz;

Bizim ürünlerimiz onlarınkinden daha iyi efendim ama rakipler bizden fazla satıyor.

(En iyi daha çok satmaz, en iyi olarak konumlandırılanlar daha çok satar)

Biz daha iyi hizmet veriyoruz ama onlar kadar ciro yapamıyoruz?

(Daha iyi hizmet kime göre?, müşteride durumu sizin gibi algılayabiliyor mu?)

Müşteriler marka(isim) diye oraya gidiyor.

(Markalar dünya ya marka olarak gelmediler)

Her durumda da restoranlar neyi sattıklarını tam olarak bilmiyorlar ve bu yüzden neyi satacaklarını da bulamıyorlar? Ürün geliştirmek, bende yapıyorum demek, daha da ucuz olmak çözüm değil. Çözüm müşterilerin zihninde nerede olduğunuzu yani sizden neyi satın aldıklarını bulmak. Sonra da neyi daha çok satacağınızı?